Facebook kullanan ülkeler arasında ilk beşteymişiz; yine  Facebook kullanan şehirler sıralamasında İstanbul başa güreşiyormuş;  internet kullanıcısı sayısında Türkiye ilk onu zorluyormuş vs. vs.
Bu  rakamlara bakıp, Türkiye’de internet tabanlı girişimciliğin, neden  yukarıdaki rakamlarla doğru orantılı olmadığını sorgularsak, e-ticaret  sektörüne biraz haksızlık etmiş oluruz. Yukarıdaki istatistikleri ve  buna benzer pek çok rakamı, orta dereceli gelişmişlik düzeyinde 80  milyonluk bir nüfusla açıklamak mümkün. Bu rakamları nüfusa bölüp diğer  ülkelerle karşılaştırırsak, diğer istatistiki göstergelerdeki konumumuza  çekildiğimizi görürüz
 
 
Bankalararası  Kart Merkezi (BKM) Türkiye’deki e-ticaret harcamaları konusunda 2005  yılından itibaren veri sağlamakta. Bu veriler ışığında e-ticaret  hacminin 15 milyar TL sınırının biraz üstünde olduğunu söyleyelim.  İnternetten kredi kartı ile yapılan alışverişlerin tüm kredi kartı  alışverişleri içindeki payına baktığımızda, e-ticaret hacminin son beş  yılda üç kat arttığını görüyoruz (bkz. Sanal Mimarlar e-ticaret endeksi,http://blog.sanalmimarlar.com). E-ticaret konusuna yaklaşımımızı değiştirmek için BKM verilerini biraz daha detaylı inceleyip aşağıdaki şekilleri ürettim. 
İlk  şekil yabancıların, Türkiye’de faaliyet gösteren e-ticaret  sitelerindeki işlemlerinin Türkiye’deki toplam e-ticaret işlemler  içindeki payını gösteriyor. Örneğin 2010 yılında Türkiye’deki e-ticaret  harcamalarının yaklaşık %15’i yabancılar (yabancı banka/kredi kartları)  tarafından yapılmış. Şekildeki esas çarpıcı nokta, 2005 yılından  itibaren hem işlem adedi hem de işlem tutarı bakımından yabancıların,  Türkiye’deki e-ticaret işlemleri içindeki payının üçe katlanması. Demek  ki e-ticaret hizmetleri hem içerik hem de kullanım kolaylığı açısından  diğer ülkelerde faaliyet gösteren e-ticaret hizmetleriyle rekabet  edebiliyor. Rekabet edemeseydi yabancı ilgisi sınırlı olurdu. Çünkü  internet tabanlı girişimlerde müşteri kaybetmek çok kolay. Sonuçta  müşteri, benzer onlarca hatta yüzlerce firmaya bir tık ötede.

İkinci  şekil yerleşiklerin ve yabancıların işlem adedi başına yaptığı harcama  miktarını gösteriyor. Türkiye menşeli kartlar ile yapılan yurtiçi ve  yurtdışı internet işlemleri son beş yılda çok sınırlı bir artış  göstermiş. Enflasyon etkisini arındırırsak, bu artışın da yok olacağını  tahmin ediyorum. Yani biz beş yıl önce işlem adedi başına ne  harcıyorsak, geçen yılda hemen hemen aynı rakamı harcamışız. Oysa  yabancı kartlar tarafında yapılan harcamalar yaklaşık ikiye katlanmış.  Ortalama bir yabancı ortalama bir Türk’ten yaklaşık dört kat daha fazla  harcıyor.
Şekillerdeki  mesajı etkileyebilecek unsurlardan birisi, bazı yabancı kart  sahiplerinin de Türk olma ihtimali. Örneğin Almanya’da yaşayan bir Türk,  yabancı banka kartını kullanarak Türkiye’de faaliyet gösteren bir  işletmeden internet üzerinden mal veya hizmet satın alabilir. Ancak bu  benim lafı getirmeyi amaçladığım noktayı destekler nitelikte. Türkiye’de  e-ticaret hacmi ve internet girişimciliğinin önünde duran en büyük  engel pazar.
Talep, talep, talep    
BKM  e-ticaret araştırmasına göre Türkiye’de e-ticaret (banka işlemleri ve  ödemeler dahil) kullananların oranı yaklaşık %15 civarında (2008  rakamları). Avrupa Birliği (AB) ortalaması yaklaşık %35. Akdeniz’e  kıyısı bulunan AB üyelerinin ortalaması ise %10 civarı (2007 rakamları, http://getir.net/68t).  Bu rakamlara baktıkça e-ticaretin gelişmesi ile ekonomik gelişmişlik ve  bilişim ve teknoloji altyapısı arasında birebir ilişki olduğu  gözlemlenebilir. Eğitim düzeyimiz düşük, internet altyapımız çok  kuvvetli değil, bilgisayar ve internet sahipliği sınırlı ve bununda  ötesinde bilgisayar okur-yazarlığımız düşük. Ay başında ATM’lerde işlem  yapmakta zorlanan vatandaşlar için yardımcı eleman istihdam edildiğini  gözlemlemişsinizdir. 20 yıllık bir teknoloji ile başetmekte zorlanan bir  toplum e-ticaret işlemleri ile nasıl başeder düşünmeden edemiyorum.  Bütün bu etmenler Türkiye’de e-ticaret pazarını daraltıyor.
Türk  ya da yabancı olsun, yabancı kart sahipleri muhtemelen daha eğitimli,  daha çok bilgisayar okur-yazarlığına sahip ve nispeten gelişmiş  ülkelerde yaşamakta. Bu nedenle Türkiye’deki e-ticarete yabancı talebi  artmakta. Yabancı kart sahipleri hem daha çok harcamakta, hem de her  geçen yıl daha fazla işlem yapmakta.  
Türkiye’de  e-ticaret kullananların sadece % 40’ı e-ticareti yoğun olarak  kullanıyor (haftada bir işlemden daha fazla). Bu durumda e-ticaret  pazarının çok özel bir pazar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Türkiye’de  ortalama bir internet girişimcisi tüm nüfusun yaklaşık % 6’sına  (%15*%40) hitap ettiğinin farkında olarak işe başlamak durumunda.  Avrupa’daki araştırmalar 2013 yılında, 2007 rakamlarının ikiye  katlanacağını öngörüyor. İyimser bir tahminle önümüzdeki 5 yıllık  süreçte Türkiye’de e-ticaret pazarının toplam nüfusun %15’i civarında  olacağını söyleyebiliriz. Hal böyleyken, Türkiye’de internet  girişimciliği facebook kullanma rakamlarının arkasında kalıyor dersek  girişimcilere haksızlık etmiş olmaz mıyız? Bunun yerine e-ticaretin  hitap ettiği pazarı nasıl genişletebiliriz diye düşünsek daha akılcı  olmaz mı? Olur olmasına ama maalesef ülkemizde akıl manşet olmuyor.
 
ODTU-TEKPOL,  Araştırmacı  Semih Akçomak